“The Imitation Game: Enigma” Film İncelemesi


Pek çok tarihçiye göre II. Dünya Savaşı’nın kırılma noktası olan, Almanların şifreleme sistemi

Enigma’nın çözülmesi, beyaz perdede bir kez daha karşımıza çıkmıştır. Ancak bu kez mevzumuz

Enigma’nın hikayesi değildir. Alan Turing’in, Nazilerin gizli bilgilerini saklayabilmek amacıyla

tasarladığı “Enigma” kodunu çözmesi ve devamında savaşın gidişatını değiştirmesi anlatılmaktadır.

Film, ABD’de 2014, Türkiye’de 2015 yılında vizyona girmiş ve Morten Tyldum tarafından

yönetilmiştir.

II. Dünya Savaşı sırasında Hitler’in yayılmacı politikası karşısında

İngilizler, savaşın daha da yayılmasını önlemek amacıyla Nazilerin

şifrelenmiş mesajlarını çözebilmek için bir ekip kurmuştur. Bu ekibin

içinde modern bilgisayarın gelişimini sağlayan Alan Turing de yer

almaktadır. Son derece zeki ve iyi bir matematikçi olan Alan Turing’in,

cinsel yöneliminin toplum tarafından normal bulunmaması nedeniyle

çoğunlukla dışlanan, hormon tedavisi görmek zorunda bırakılan ve bu

nedenle kendi hayatına son veren bir bilim insanıdır.

Filmdeki en önemli karakterlerden biri olan Joan Clarke ise

1950’li yıllarda kadınlara biçilen rollerin filmde tercümanlık,

sekreterlik gibi meslekler olarak bahsedilmesine rağmen kişisel

yetenekleri sayesinde Alan Turing’in takdirini toplamış ve Enigma’yı

çözecek ekibe dahil edilmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken

noktalardan biri de dönemin aile yapısıyla ilgili bir ipucu içeren Joan’ın

ailesinin, Joan’ın erkeklerle birlikte çalışmasını sorun etmesi nedeniyle

bir grup kadının da işe alınmasıdır.

Alan Turing, Enigma’yı yalnızca bir makinenin yenebileceğine inanır ve bir makine

tasarlamaya başlar. Bu makinenin adını ise ‘Christopher’ koyar. Bu makine, Enigma’yı çözebilmek için

var olan ihtimallerin sayısını azaltsa da zamana karşı bu da yetersiz kalacaktır. Çözülebilmiş mesajların

ortak noktası olan “Heil Hitler!” (Yaşa Hitler!) ifadesi Enigma’nın çözümünü de beraberinde getirir.

Ancak Enigma’yı çözmek de savaşı kazanabilmek için yeterli değildir. Enigma’nın çözüldüğünü

anladıklarında Naziler, şifrelemeyi değiştirerek yeniden asla çözülemeyecek yeni kodlamalarla

haberleşecektir. Tam bu noktada Alan Turing bilim adamı kimliğinden uzaklaşarak aslında uluslararası

diplomasinin bir parçası haline gelir. Savaşta kimin öleceğine ya da kimin yaşayacağına dair çok

önemli ahlaki kararlarlar vermek zorundadır: Enigma’nın çözüldüğünü anlamayacakları oranda kişiyi

feda ederek ancak Enigma’nın çözülmesinin anlamlı olacağı oranda kişiyi de kurtararak… Gerçekleşen

görüşmeler ve yapılan gizli anlaşmalarla Hitler’in durdurulması sağlanmıştır.

Böylelikle film, aslında savaşların yalnızca cephede yaşanmadığını, savaşların perde arkasında,

masada yaşanan görüşmelerin ve teknolojinin savaşa nasıl etki edebileceği mesajını izleyiciye

göstermektedir. Alan Turing, savaşı kazandıran bu önemli gelişmelere yol veren kişi olmasına rağmen

Enigma’nın çözüldüğü bilgisi kamuoyuyla paylaşılmamaktadır ve bir devlet sırrı olarak

saklanmaktadır.

Özellikle vurgulanan diplomasi mesajı haricinde filmde dikkat çeken bir diğer nokta ise

uluslararası ilişkiler teorilerinden realizmle yorumlanabilecek olan devletlerin güvenilemez olduğu

mesajıdır. Dünya tarihinde en çok sivil kaybın yaşandığı savaş olan II. Dünya Savaşı ortamında son

derece yayılmacı ve saldırgan bir politika sürdüren Hitler ve Nazi Almanya’sı filmde endişe veren,

anlaşmaya varılamayacak haliyle her ülkenin kendi çıkarlarını korumak için neler yapabileceğini ortaya

koymaktadır.

Filmin üzerinde durduğu bir diğer konu ise LGBT hakları üzerinedir. Filmin sonunda da

gösterildiği üzere Alan Turing’in eşcinsel olması nedeniyle maruz kaldığı sosyal baskı, 7 Haziran 1954

yılında intiharıyla sonlanmıştır. Filmin eşcinsel hakları vurgusu, bazı yorumcular tarafından “Y

kuşağına” yönelik olarak da yorumlanmıştır.Film, II. Dünya Savaşı’nın kaotik ve endişe veren hissiyatını cephe savaşını neredeyse hiç

göstermeden başardıysa da tarihsel arka planını daha silik bırakmıştır. Buna rağmen II. Dünya

Savaşı’nda yaşananlara farklı bir perspektif üzerinden değerlendirme getirmesi de oldukça önemlidir.

Hüseyin Yalçıntaş




Yorumlar