Üşüyorum bu bahar gecesinde
Güneş görmemiş bir in çiçeği gibi
Çorak bahçelerde süzülen bir bülbül gibi
Issız, kimsesiz bir rüzgar gibi, üşüyorum, buz gibi
Yağmurlu vakitlerde ruhu çalınanlar
Aynada akisi bulananlar
Unuttuklarımız anlar beni
Üşüyorum içim buz dağı gibi
Bu nasıl bir duvar, nasıl bir engel
Aşsan aşılır belki, ardı kanlı bir bedel
Korkmalı kalbimiz ve kaçmalı bacaklarımız
Bu nasıl bir şevktir, bu ne hal, susuyor dillerimiz
Süt gibi tenler yanar kırbaçlarla
Bu nasıl acıdır, tertemiz rüyalarda
Karanlıklar gibi çöker kirpilerine nemler
Bu nasıl uyum, bu nasıl meneviştir
Nisan incisi için bile titreyemez tek bir tüyüm
Ah kasvet ve daha nice karanlık şeyler
Bu aydınlıkta nasıl parlar asil hayaller
Öğret bana ud gibi şakımayı
Üfle ruhuma korkusuzca yanmayı
Gelenler sağır kesilsin, duymasınlar bizi
Felekler sırdaşımız, unutsunlar yüzlerimizi
Yayılsın tütsü edasıyla etrafa neşe ve his
Saklamaz ufuk bizden ne bi haber ne bir iz
Rüyalarımı gaspeden o yağız at, nerede doğdun
Al götür beni, ben buralarda toprak oldum
Kalem kağıda yanaştı , benim dostum hicrandır
Kim duymuş isyanımı, benim yakarışım aşkadır
Biri bakmaz diğerine her derdim bir başkadır
Bu gelen su sesi, harab etti duvarları
Sesin var suda, suya mı büründün
Dur, hissetmek istiyorum şu güzelim sessizliği
Susalım, konuşur gibi, dertleşir gibi
Yorumlar
Yorum Gönder